müzik
Müzik en genel tanımı ile sesin biçim ve devinim kazanmış hâlidir. Başka bir deyiş ile de Müzik, sesin ve sessizliğin belirli bir zaman aralığında ifade edildiği sanatsal bir formdur. Biçim ve devinim içeren bir ses oluşumunun müzik olarak kabul görmesi için dinleyende duygulara yönelik etkileşim yapması da beklenmektedir. Tarihsel dönem, bölge, kültür ve kişisel beğenilere bağımlı olarak ele aldığında müzik teriminin tanımı önemli farklılık gösterebilmektedir. Özellikle 20. yüzyıl çağdaş Batı müziğinde ortaya çıkan çok farklı müzik akımları, ortak bir tanımı büyük ölçüde zorlaştırmaktadır. Bunun ötesinde, gittikçe daha fazla insanın erişme olanağı bulduğu farklı kültürlere ait yerel müzikler de bu tanımlama zorluğunu arttırmaktadır.
Tüm bu sebeplerden dolayı, müziğin tek bir tanımla açıklanması yerine farklı açılardan (sosyolojik, psikolojik, akustik, politik vb.) yapılan birden fazla tanımla açıklanması yaygınlık kazanmıştır. Bir sosyoloğun müziğe olan yaklaşımıyla, bir akustik fizikçinin yaklaşımı arasında gerek tanım, gerek metodolojik olarak büyük farklılık vardır. Tüm bu yaklaşımlar müzikologlar ve müzik teorisyenleri tarafından araştırılır ve değerlendirilir.
Bir toplumda; azami sayıda birey “ince düşünebildiği” oranda
o toplumun yaşam kalitesi yükselecek, bir anlamda
“toplam kalite yönetimi” anlayışı toplumsal yaşamda
hayat bulacaktır. Azami sayıda bireyin ince düşünebilmesini
sağlamak yönünde, müzik öğretmenleri, en önemli motivasyon
güçlerinden birine sahiptirler. Sahip oldukları motivasyon
gücünü kullanma oranı ve imkânı ise bulunulan sosyal çevre vb.
koşullara göre değişkenlik göstermektedir.
Türkiye’deki müzik öğretmenleri; tıpkı Türkiye Cumhuriyeti
gibi, varlık ve etkinliklerini sürdürebilmek için deyim yerindeyse
“birçok cephede savaş vermek zorundadırlar.” Bu cephelere kısaca
değinecek olursak; öncelikle “müzikçi” dendiğinde toplumdaki
bireylerin zihninde şekillenen imajın üzerinde durmamız gerekir.
Bu konuda müzik eğitimcisi Ahmet Say’ın görüşlerine kulak vermemiz
yararlı olacaktır sanıyorum: “Müzikmiş…Üniversiteye giriş sınavında
müzik sorusu var mı? Öyle ise ne işe yarıyor bu müzik? Okul derslerinin
arasında neden yer alıyor? Anlamı ne? Böyle düşünülebilir. Ama size
ilginç bir gözlemimi belirtmek istiyorum. Gençlerimiz üniversiteyi
bitirip diplomalı işsiz denen ve pek de anlamlı olmayan yaşam biçimine
geçince, nedense gitar çalmaya heves ediyorlar. Bakıyorum, sokaktaki
her yirmi gençten birinin elinde gitar.Demek ki yaşamın gülümseyen
yüzünü ancak bu aşamada görebiliyor gençlerimiz. İşte bir yönüyle eğitim
sistemimizin yürek sızlatıcı durumu.” ( 1 ) Ahmet Say’ın deyimiyle “yaşamın gülümseyen yüzü” olan “müzik”in toplumda, bir eğlence olmaktan ya da
“balon star”lar yaratmaktan çok öte bir anlam taşıdığının;tüm insanlık
için önem taşıyan bir dil, bilim ve sanat oluşunun yeterince vurgulanabilmesi
yönünde en büyük sorumluluk müzik öğretmenlerine düşmektedir.
Müzik Öğretmeni; Türk Müzik Öğretmeni; Çağdaş Türk Müzik Öğretmeni
devamı