sosyal bilgisi
4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ
Sivas Kongresi,Amasya genelgesi ile milli bir kongre olarak öngörülmüştü.Erzurum Kongresinden sonra kongre ile ilgili çalışmalar yapılıyordu.Bu arada Fransızlar Sivas Kongresi karşı bazı önlemler alıyordu.Fransız, Binbaşı bronet kongrenin toplanması halinde, SivasValisi Reşit Paşa'ya şehrin işgal edilecegini söylemişti.Hatta, Elazıg Valisi Ali Galip kongreyi basmakla görevlendirilmişti.Tüm engellemelere ragmen kongre 4 Eylül 1919'da bugün lise olarak kullanılan binada saat 15:00'de toplandı(katılanlar)Mustafa Kemal'in kongre basbakanlıgına şeçilmesine kimi üyelerden itirazlar geldi.Ancak yapılan seçimlerde kongre başbakanlıgına Mustafa Kemal Paşa getirildi.Kongre ilk günlerde ittihat ve terakki Cemiyeti ile ilişkisi olup olmadıgını tartıştı.Daha sonra manda sorunu gündeme geldi.Sivas Kongresi ilk milli kongre niteliginde oldugu için kararlarda bu dogrultuda alımıştır.Erzurum Kongreside alınan kararların tümü kabul edilmiştir.Yurtta ayrı ayrı bölgesel olarak çalışan tüm cemiyetlerin birleş ve tek yönetim altına alınması saglandı.Yeni bir Temsil Heyeti oluşturuldu ve bu heyetin başına Mustafa Kemal getirildi
ERZURUM KONGRESİ
Erzurum Kongresi Mart 1919 tarihinde merkezi İstanbul’da bulunan Vilayât-ı Şarkîye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye/Doğu İllerinin Haklarını Koruma adı ile kurulmuş Cemiyetin Erzurum Şubesi, Amerikan mandasi'nin kabul edilmesi ön fikri ile bir Erzurum il toplantısı planlamıştı.
Bu cemiyet, kendi adına olan etkinlikleri düzenlemek için Heyet-i Faale/Faal-Aktif Heyet adında Halide Edip'in de savunduğu Manda fikrinin heveslisi bir üst kurul oluşturmuştu. Bu kurulun, Trabzon’daki kendi cemiyetleri ile aynı amaçlar için çalışan bir başka teşkilatla temasa geçmesi sonucu Doğu illerini kapsayan bir toplantı kararlaştırılmıştı. Aynı dönemde Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Amasya tamimi sonrası il toplantisindan bolge kongresine cevirilen toplanti oncesinde, delegeler ile on temaslar sonrasi, Manda fikrine karsi cikilmasi gorus hakimiyetiyle Osmanli ordusundan istifa etmisti. Kendisine fahri hemsehrilik veren ve daha sonrada nufus kaydi alarak Millet Meclisinde ilk milletvekili olarak temsil edecegi Erzurum'da, Mustafa Kemal'e Kazim Karabekir Pasa bir suvari alayi ile gelerek bir milli kurtulus harbi icin katilma istegini belirtmis, sehri ve kendisini koruma altina almistir. Bu çalışmaların paralelinde Erzurum Kongresi bir okul salonunda Bitlis, Erzurum, Sivas, Trabzon ve Van vilayetlerinden gelen 56 delege ile 23 Temmuz 1919 tarihinde toplanmıştır. Gelmesi gereken diğer il temsilcileri çeşitli engellemeler yüzünden kongreye katılamamışlardır. Mustafa Kemal kongreye 48 oyla başkan seçilmiş ve kongre, çalışmalarını 7 Ağustos tarihine kadar sürdürmüştür . Bu süre zarfında, Erzurum’da, özellikle Trabzon’dan gelen temsilcilerin, biraz İngiliz sempatizanlığından, biraz Prens Sabahattin liberalizminden ve biraz da liman ticaretinin ortaya çıkardığı burjuvazi anlayışından kaynaklanan alternatif program taslağı ile, Amasya’da ortaya çıkmış olan askeri bürokratik merkezileştirici formüller çatışmıştır. Bu çatışmayı Amasya grubu kazanmakla birlikte, Trabzon ve diğer illerin baskısı ile, Mustafa Kemal ve Rauf Bey’in, yerel mülkî amirlerin, yetki bölgelerinde faaliyette bulunan örgütlerin/Kuva-yı Milliye örgütlerinin doğal başkanları sayılmaları önerisi kabul görmemiştir. Bu olay aslında biraz ileride de değineceğimiz üzere Milli Mücadele’de tabanın etkisini göstermesi bakımından önemlidir . Üstelik askeri ve bürokratik ağırlıklı Amasya önderlik grubu ve önder/Mustafa Kemal, Erzurum’da ilk defa olarak sivil tabanla buluşmuştur. Bunun sonucunda hem Amasya grubu sivil meşruluk kazanmıştır, sivilleşmeye başlamıştır hem de kongreye tek ve merkezi yönetim fikrini aşılamıştır .
Erzurum Kongresi'nde Alınan Kararlar
Erzurum’da, ileri ki yılların uygulamalarında da daima göz önünde tutulacak olan bu kararları alan kongre, başkanlığını Mustafa Kemal’in yapacağı ve kongre adına hareket edecek, kongrenin icracı kurulu olarak görebileceğimiz dokuz kişilik Temsil Heyeti’ni seçtikten sonra dağılmıştır.
Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu’nun kaderini görüşmek üzere toplanmış olsa da memleketin bütününü ilgilendiren meseleler hakkında karar almıştır . Bu kongre, ulusallık eğilimlerini açıkça taşımış olmasına karşın özellikle temsili niteliği açısından bölgeseldir, sadece Doğu ve Kuzeydoğu illerini kapsamaktadır. Ayrıca bu kongre Mustafa Kemal’in ve onun önderliğinin etkisi altında cereyan edecek ve bunun izlerini taşıyacak olmakla beraber, yerel girişimlerin ürünü olarak ortaya çıkmıştır . Fakat her şeye rağmen bu kongre ile Milli Mücadelenin kayıtsız şartsız istiklale ve kayıtsız şartsız milli hakimiyete dayalı programı netlik kazanmıştır. Kongrede vatan sınırları belirtilerek, vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı ilan edilmekle, emperyalistlere de Anadolu’nun, öz yurdun işgal edilemeyeceği anlatılmak istenmiştir. Anadolu’ya da, yöresel direniş örgütlerinin bir çatı altında birleştirilebileceğini, vatanseverlerin tek amaç çevresinde toplanabileceğini göstermiştir. Bu yönüyle ilerleyen süreç içinde Sivas Kongresi’nin toplanmasını da kolaylaştırmıştır. Son olarak, Temsil Heyeti’nin, gerektiğinde bir hükümet olarak vazife göreceği açıklanmakla Milli Devletin yürütme organı olma çabası, Amasya’dan sonra daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmakta idi.
Erzurum Kongresi’ne, doğal olarak İstanbul Hükümeti ve İşgal Kuvvetleri tepki göstermişler ve, Mustafa Kemal ile Rauf Bey’in tutuklanarak İstanbul’a gönderilmelerini istemişlerdi. Oysa bu iş artık o kadar kolay değildi. Artık Anadolu’da devletleşme eğilimleri başlamış ve doğu illeri adına bir Temsil Heyeti oluşturulmuştu .
Erzurum Kongresi yetkilerini Temsil Heyeti’ne devrettikten sonra dağılmış ve Mustafa Kemal de Heyet-i Temsiliye Reisi sıfatıyla Doğu İlleri’nde Cemiyetin teşkilatını yaymak, kökleştirmek için çalışmalara başlamıştı. Bununla birlikte Amasya Genelgesi’ne uygun olarak Milli Kongre’nin hazırlıklarını yapmak üzere 2 Eylül 1919’da Sivas’a gelmiştir .
Sivas Kongresi’nin hazırlık çalışmaları yapılırken gerek kamuoyu gerekse temsilciler bazı fikirler çerçevesinde çatışmalar ya da çelişkiler yaşamakta idi. Sivas Kongresi’nin hemen öncesinde ya da kongre sıralarında etrafında toplanılan ya da savunulan görüşleri şu şekilde toparlayabiliriz:
Bazıları tümden, Damat Ferit’in görüşlerini paylaşıyorlar; bu Kongre’nin İngilizler başta olmak üzere İtilaf/Anlaşma Devletlerini Osmanlılar’a karşı iyice olumsuz bir tavır içine sokacağını ileri sürüyorlardı. Bazı vatanseverler ise böyle bir girişimin hiçbir yararı olmayacağını düşünüyorlardı; veya bu kongreye katılmaktan çekiniyorlardı. Bazı kesimlerde, 1919 yılı içinde Anadolu’nun diğer bölgelerinde toplanmış olan yerel ya da bölgesel kongreler tipinde bir değerlendirme ile Sivas Kongresi’ni de yerel bir girişim olarak görüyorlardı. Bunların dışında, Kongre’ye taraftar olanlar, hatta katılmak isteyenlerin seçimi veya seçildikten sonra Sivas’a gönderilmeleri İstanbul tarafından her çeşit taktik kullanılarak engellenmeye çalışılıyordu ki doğal olarak bu da Kongre’ye yönelik düşünceleri etkiliyordu.Bütün bu güçlüklere rağmen Sivas Kongresi ancak 4 Eylülde açılabildi. Bununla beraber az önce üzerinde durduğumuz görüşler çerçevesinde katılım beklenen kadar olmadı ve üstüne üstlük bu fikirlerden bazıları Manda Sistemi ile beraber Kongre’de ön plana çıkmış ve şiddetli tartışmalara yol açmıştır
Genelgenin hazırlanması [değiştir]
İlk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiştir. Bir ihtilal bildirisi niteliği taşımaktadır. Çünkü İstanbul Hükümeti'ni hiçe saymakta, hükümetin düşman devletlerin esiri olduğunu söylemekte ve milleti yine milletin kendisinin azmi ve kararlılığının kurtaracağını söylemektedir.[1]Mustafa Kemal kendisinin hazırladığı Amasya Tamimi'ni, 9. Ordu Müfettişi sıfatı ile imzalamıştır.
Sivas'ta bir kongre toplanacağı, Amasya Genelgesinde belirtilmiştir (her ilden halkın güvenini kazanmış 3 delege acil olarak Sivas'a gönderilecektir.
Esaslar, Mustafa Kemal tarafından yaveri Cevat Abbas Bey'e 21-22 Haziran 1919 gecesi Amasya'da dikte edilmiştir[2].
Mustafa Kemal tarafından Cevat Abbas Bey’e dikte edilen temel esaslar şunlardır[2]:
- Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
- İstanbul hükümeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gösteriyor.
- Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
- Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
- Anadolu’nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas’ta hemen milli bir kongre toplanması kararlaştırılmıştır.
- Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkılması gerekmektedir.
- Her ihtimale karşı bu mesele milli bir sır olarak tutulmalı ve temsilciler gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar.
- Doğu illeri adına 23 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse Erzurum kongresinin üyeleri de Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket ederler.
Nutuk'un aynı bölümünde ifade edilir ki, aslında bu taslak, dört maddelik bir müsvedde olarak dikte edilmiştir. Amasya genelgesinin sonuç bildirgesi bu taslak doğrultusunda gerçekleşmiştir. Bu taslak metnin sonunda, Mustafa Kemal'in, Kurmay Başkanı Albay Kazım Bey'in, kurmay heyetinden tebliğ işlerinden sorumlu memur Hüsrev Bey'in, askeri makamlara şifre yayan diğer bir yaver Muzaffer Bey'in ve sivil makamlara şivreleyen fakat Nutuk'ta adı açıklanmayan bir sivil memurun imzaları vardır, ve Nutuk'ta ifade edildiğine göre bunlardan başka imzalar da vardır.
Hazırlanan bildirideki bu diğer imzalar, bahsi geçen ilk imzalardan sonra müsveddede yerini almıştır. Atatürk'ün Nutuk'ta, isimlerinden bahsetmediği bu imzaların sahipleri; İstiklal Savaşını başlatan diğer komutanlar olan ve fakat Milli Mücadele sonrasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adlı muhalefet partisi kurmak istedikleri için "gözden düşen" Hüseyin Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Paşa'dır[3].
Bildiri, Erzurum'da 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir'e ve Cemal (Mersinli) Paşalara da sunuldu[1]. Onların onayının alınmasından sonra, bildiri, 22 Haziran 1919'da ülkenin en batısındakinden en doğusundakine kadar tüm mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla Abdurrahman Rahmi Efendi tarafından ulaştırıldı.
İmzalandığı yer [değiştir]
Saraydüzü Kışlası'nda (Kışlay-ı Hümayun) yapılmıştır. Mutasarrıf Mehmet Kemal Bey’in önderliğinde, Osmanlı şehzadelerinin eski sarayı yerine “Kışlay-ı Hümayun” veya diğer bir ismi ile “Saraydüzü Kışlası” 1900 yılında yaptırılmıştır. 1919 yılında 5. Kafkas Fırkası’nın karargâhı olan kışla, 12 Haziran1919’da Amasya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki askerî erkanın ikâmet yeri olmuştur. Milli mücadelenin o zor günlerinde çok önemli kararlar alınıp görüşmeler yapılmıştır. 21-22 Haziran 1919 gecesi, sabaha kadar devam eden müzakereler sonunda kararlaştırılan ve 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa ile birlikte eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey tarafından imzalanan Amasya Tamimi’nin bütün dünyaya duyurulduğu yer olması bakımından yakın tarihimizde önemli bir mekân durumuna gelmiştir[1].
1922’de Amasya ve çevresinde huzuru bozan Ermeni, Rum-Pontos eşkıyaları ve asker kaçaklarının faaliyetlerini ortadan kaldırma görevini üstlenen Merkez Ordusu’nun karargâhı oldu. 1930 yıllarından sonra önemini kaybetmiş, 1935’te kısmen, 1944 yılında da tamamen yıktırılmıştır. Yerine askeri lojman, doğu bölümünde de Subay Orduevi yaptırılmıştır[1].
1986 yılında, isminin düşündürdüğünün aksine, heyelan belirtilerinin tespiti üzerine Orduevi boşaltıldı ve yıktırıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin doğum belgesi olarak nitelenen "Amasya Genelgesi"nin imzalandığı bu tarihi bina heyelan dolayısıyla eski yerine yapılamadığı için hatırasına binaen aslına uygun olarak yeniden yapılması için 2006 yılının Ocak ayında Kültür ve Turizm Bakanı tarafından temeli atılmış, 9 Haziran 2007’de Amasya’ya gelen Başbakan tarafından resmi açılışı yapıldı.
Sonuçları [değiştir]
Türk inkılabının ihtilâl safhası başlamıştır. Kurtuluş Savaşı'nın gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlenmiştir. İlk kez milli egemenliğe dayalı bir yönetimden bahsedilmiştir. İstanbul Hükümeti ilk kez yok sayılmıştır. Türk Milleti, hem İstanbul'a hem de işgalci güçlere karşı mücadeleye çağırılmıştır. Kurtarıcı olarak görülen padişah, hilafet, manda ve himaye düşüncesinin yerini millet ve milliyetçilik düşüncesi almıştır. Üstü kapalı olarak Heyet-i Temsiliyenin (Temsil Kurulu) oluşturulmasından bahsedilmiştir. Mustafa Kemal padişah tarafından kendisine verilen 9. Ordu Müfettişliği yetkilerinin aşmış, kendi sorumluluğunda olmayan batı bölgelerine de bir tamim yayınlamıştır. Direniş esasları ilk defa Amasya'da yazılı bir ilke haline getirilmiştir. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. İlk kez ulusal egemenlikten bahsedilmiş olduğundan evrensel bir maddedir. Avrupalı devletlerin sömürgelerindeki mazlum uluslar için de bir örnek teşkil etmiştir. Müdafayi Hukuk Cemiyetlerini birleştirmek için Sivas'ta bir kongre toplanma kararı alınmıştır. Ordu terhis edilmemesi ve Erzurum'a gelen delegelerin doğrudan Sivas'a gelmeleri istenmiştir.